Tarih: 27.08.2025 00:21

Sanal Dünyanın Tuzağı: Kimlik Karmaşası ve Ölümcül Oyunlar

Facebook Twitter Linked-in

Sosyal medyada gençlerin yeni ölüm oyunları hızla yayılıyor. Sapkın LGBT akımları başta olmak üzere birçok akım, sosyal medya aracılığıyla hızla yayılırken; özellikle gençler üzerinde derin etkiler bırakıyor. Çeşitli içerikler aracılığıyla normalleştirilmeye çalışılan bu akımlar, sadece yaşam tarzı dayatmalarıyla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda gençlerin değer dünyasını ve kimlik algısını da şekillendiriyor.

YENİ AKIMLAR

Mavi Balina Oyunu (Blue Whale Challenge), Momo Challenge, Boğulma / Bayılma Oyunları (Choking Game), madde kullanımını özendiren içerikler, kimlik ve cinsiyet karmaşası oluşturan akımlar TikTok gibi sosyal medya platformlarında yayılırken çocukların psikolojik, sosyal ve fiziksel gelişimini olumsuz etkiliyor. Kendine zarar verme davranışlarını teşvik eden "challenge" videolarından, kimlik karmaşası yapan ideolojik yönlendirmelere kadar uzanan bu akımlar; toplumsal birçok sorunun ana sebebi oluyor. Gazetemize konuşan uzmanlar, bu akımların gençlerin gelişimini zedeleyebileceğini ve topluma zarar vereceğini vurguluyor.

 

TOPLUMU DİNAMİTLİYOR

Yazar-Sosyolog Adnan Kalkan, şu uyarılarda bulundu: "Bu zararlı akımlar ile psikolojik bunalıma giren gençler olduğu gibi intihar edenler de oluyor. Neslimize psikolojik, fiziksel ve sosyal hasar veren bu içerikler yasaklanmalı. Özellikle dijital oyunlar neslimizi canavarlaştırıyor. Bugün göbeğini dışarı atan, açıklıktan öteye çıplak bir şekilde toplumda gezen kızlarımız da bu zararlı akınların kurbanı. Cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve LGBTİ tuzağına düşen gençlerimiz de bu akımların kurbanı. Gerçek hayattan uzak yaşam tarzları ile gençlerimize ulaşılmaz hedefler sunup ulaşamayınca bunalıma giren gençlerimiz de bu zararlı akımların neticesidir. Nesli ihya, medeniyeti inşa mefkuremizin altına dinamit koyup patlatan da bu zararlı akımlardır. Şimdi dur demezsek gönül medeniyetimizi üzerimize yıkacaklar. "

 

SAHTE DÜNYALAR

Prof. Dr. A. Halim Ulaş da şunları söyledi: "Seküler ve maneviyattan kopuk bir eğitim, gençlerin fıtri olarak yöneldiği 'Ben kimim?, Neden varım? Hayatın amacı ne?' gibi varoluşsal sorular, aile içinde ve sosyal çevrede sağlıklı cevaplar bulamadığında, sanal dünyanın sahte ve yıkıcı vaatlerine kolayca yönelebiliyor. Bu noktada en büyük görev ailelere düşmektedir. Aileler, çocuklarıyla sevgi ve güvene dayalı bir köprü kurmalıdır. Onlara, hayatın sadece popüler kültürün sunduğu geçici heveslerden ve anlık hazlardan ibaret olmadığını; her birinin bu dünyaya özel bir amaçla gönderildiğini ve bir yaratılış gayesi taşıdığını hissettirmelidir. Evlerini, çocuklarının kendilerini değerli ve güvende hissettiği birer rahmet ve şefkat yuvasına dönüştüren ebeveynler, onların ruhunda oluşan manevi boşlukları, ilahi bir sevgi ve ebedi bir hakikatle doldurabilir. Bu manevi zemin en sağlam sığınaktır."

 

DEĞERLERİ KORUMALI

Prof. Dr. Cihat Yaşaroğlu da şöyle konuştu: "Zor bir problemle karşı karşıyayız. Politika geliştiriciler, anne-baba ve eğitimciler ile bu işin farkında olan ve buna gönül vermiş insanlar olarak bize çok şey düşmektedir. Aile yılını bu açıdan daha verimli geçirmek için gereken çabayı harcamaktan geri durmamalıyız. Önce bu zararlı akımların neler olduğu ve nasıl yayıldığı, çocuklarımızı bir ahtapot gibi nasıl sardığı ve uyuşturduğunun farkında olmayla başlayarak bu mücadelede havuzun boşalmasına sebep olan muslukları kapatma gayreti içerisinde olmalıyız. Bir yandan bu menfi akım musluklarını kapatmaya çalışırken diğer yandan çocuklarımızla sağlıklı bir iletişim ortamı tesis etmeye çalışarak kültürümüzü esas alan yaşantıların artırılmasına da gayret göstermeliyiz."

Kaynak: Akit, 2025-08-24 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —