10857,17%-0,28
42,45% 0,12
49,10% 0,00
5650,25% 0,28
9257,74% 0,00
Okuma süresi: 3 dakika
Dünya ekonomilerinin büyüme çizgisinde lojistik sektörünün belirleyici rolü her geçen yıl daha da belirginleşiyor. Bu alanın en stratejik kolu olan deniz taşımacılığı ise küresel ticaretin omurgasını oluşturuyor. Türkiye’de bu alanda uluslararası ölçekte başarı gösteren en önemli örneklerden biri, hiç şüphesiz Palmali Holding ve kurucusu Mübariz Mansimov…
1998 yılında İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından geçen gemilere acentelik hizmetleri vererek lojistik sektörüne adım atan Mansimov, kısa süre içinde güvenilirlik, kararlılık ve profesyonelliğiyle dünya devlerinin dikkatini çekti. BP, SOCAR ve Lukoil gibi enerji devlerinin yüklerini taşıyan Palmali Holding, yıllar içinde küresel bir marka haline gelerek dünya sıralamasında ilk 5’e giren denizcilik şirketleri arasında yer aldı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına 2006 yılında geçen Mansimov, sahibi olduğu yüzlerce gemi ve karmaşık lojistik ağını İstanbul merkezli yapıda toplamayı tercih etti. Vergilerini düzenli ödemesi, kamuya yaptığı hayırlı yatırımlar ve Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam, kendisini iş dünyasında örnek gösterilen bir figür haline getirdi.
Mansimov’un Yalıkavak Marina’yı 42 milyon dolar ile satın aldığı, ek yatırımların ardından marinanın değerinin 220 milyon dolar seviyelerine çıktığı biliniyor. Ancak sonraki süreçte marinanın Mansimov’un bilgisi dışında 31 milyon dolar bedelle devredildiği iddiaları uzun süre kamuoyunun gündeminde yer aldı.
Bu süreçte Mansimov’un bazı çevreler tarafından FETÖ üyeliğiyle suçlanması ve 2020 yılında yürütülen yargı süreci de büyük tartışmalara neden olmuştu. Mansimov tüm suçlamaları reddetmiş, yargılama sonucunda beraat etmişti. Mansimov cephesi, bu iddiaların “ticari ve ekonomik çökertme girişimi” olduğunu savunmuştu.
Palmali Holding yıllarca zarar açıklamayan, istikrarlı büyüme grafiğiyle Türkiye ekonomisine güçlü katkı yapan küresel bir marka konumuna gelmiş durumda. Mansimov’un donanmasında bulunan 300’den fazla tanker ve kuru yük gemisinin tamamının isimleri Azerbaycan-Türk tarihine, şehitlere veya milli değerlere ithaf ediliyor.
Bu durum, Mansimov cephesinde “FETÖ suçlamalarının dayanaksız olduğu” yönünde bir argüman olarak da sıkça dile getiriliyor.
Lojistik, enerji ve denizcilik alanında dünyanın en güçlü şirketleri bir ülkenin uluslararası prestijini belirleyen ana unsurlar arasında gösteriliyor. Avrupa Birliği fonlarından yararlanan Batılı lojistik firmalarının aksine, Palmali Holding Türkiye’de büyümeyi tercih ederek ekonomiye uzun yıllardır milyonlarca dolarlık katkı sağlıyor.
Mubariz Mansimov cephesinde yapılan değerlendirmelerde, kendisinin yıllardır Türkiye’nin uluslararası itibarı için mücadele verdiği ve haksız ithamlar karşısında hukuka olan güvenini koruduğu belirtiliyor. Mansimov’u destekleyen çevreler, onun tavrını “kumpaslara rağmen geri adım atmayan bir adalet mücadelesi” olarak değerlendiriyor ve bu duruşu tarihî bir kahramanlık örneği olan “Ulubatlı Hasan” metaforuyla açıklıyor.
Sonuç olarak; deniz taşımacılığı, enerji lojistiği ve küresel marka oluşturma konusunda Türkiye’ye önemli bir güç kazandıran Palmali Holding ve kurucusu Mubariz Mansimov, hem ekonomik hem de siyasi açıdan tartışmaların merkezinde yer almayı sürdürüyor.