14187,09%-0,77
42,71% 0,05
50,33% 0,26
5920,84% 0,21
9516,55% -0,22
Türkiye, adeta yer altındaki bir hazine üzerinde oturuyor. Yapılan değerlendirmelere göre, Türkiye’nin yer altı maden varlığının toplam değeri yaklaşık 3,5 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor. Bu devasa potansiyelin ekonomiye kazandırılması için madencilik sektöründe yeni bir üretim ve yatırım seferberliği gündemde.
Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye’nin maden çeşitliliği ve rezerv büyüklüğü açısından dünyada üst sıralarda yer aldığını belirterek, bu potansiyelin doğru bir mevzuat ve güçlü bir koordinasyonla ülkenin refahına dönüştürülebileceğini vurguladı.
Türkiye, dünya genelinde madencilik yapılan 168 ülke arasında maden çeşitliliğinde 8’inci, rezerv büyüklüğünde 22’nci ve ekonomik değer sıralamasında 28’inci sırada bulunuyor. Bu tablo, Türkiye’nin sadece bugünü için değil, gelecek nesiller için de büyük bir ekonomik güvence anlamına geliyor.
Mehmet Yılmaz, madenciliğin yalnızca bir sektör değil, ekonomik bağımsızlığın temel dayanaklarından biri olduğunu ifade ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bugün ülkemizin dış ticaret açığının yaklaşık 60 milyar dolarlık bölümü madencilik ürünlerinden kaynaklanıyor. Kendi kaynaklarımızı üretmezsek dışa bağımlı kalırız. Madencilikte atılacak her doğru adım, doğrudan cari açığı düşüren ve Türkiye’yi güçlendiren bir adımdır.”
Yılmaz, madenciliğin önünün açılmasının ülke menfaatine olduğunu vurgulayarak, izin süreçlerinin hızlanması, yatırım ortamının netleşmesi ve kurumlar arası uyumun güçlenmesiyle Türkiye’nin büyük bir sıçrama yapabileceğini söyledi.
Türkiye’nin yer altındaki en önemli zenginliklerinden biri de altın rezervleri. Her yıl yaklaşık 20 milyar dolarlık altın ithalatı yapan Türkiye’nin, yer altında 6 bin 500 tonluk altın potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor. Bugünkü piyasa değerleriyle bu potansiyelin karşılığı 300 milyar doların üzerinde.
Yılmaz, orta vadede altın üretiminin 100 ton seviyesine çıkarılmasının mümkün olduğunu belirterek, bu hedefin hem cari açığı azaltacağını hem de Türkiye’yi altın üretiminde daha güçlü bir konuma taşıyacağını ifade etti.
Eskişehir’in Beylikova ilçesinde keşfedilen 694 milyon tonluk Nadir Toprak Elementi (NTE) rezervi, Türkiye’yi bu alanda dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline getiriyor. Bu rezerv, savunma sanayiinden elektrikli araçlara, batarya teknolojilerinden yarı iletken üretimine kadar yüksek teknoloji sektörleri için hayati öneme sahip.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan ise kritik minerallerin artık “yeni petrol” olarak görüldüğünü belirterek, bu alanda kurumsal bir yapı oluşturulması gerektiğini söyledi. Kırşan, “Kritik Mineraller Başkanlığı” veya “Kritik Mineraller Teknoloji Enstitüsü” kurulması çağrısında bulundu.
Uzmanlara göre, doğru strateji ve milli bir planlamayla Türkiye;
Madende ithalatı azaltan
Yüksek katma değerli üretimi artıran
Enerji dönüşümünde söz sahibi olan
Teknoloji zincirlerinde güçlü bir ülke
konumuna yükselebilir.
Bu tablo, Türkiye için umut verici, güçlendirici ve geleceğe güvenle bakmamızı sağlayan bir gelişme olarak değerlendiriliyor.